18:18

Zaman
11 Aralık 2012
FAIG BAGHIROV
Bundan tam 21 yıl önce, 1991 yılı 18 Ekim tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlığını yeniden kazandıktan sonra ülke siyasî, sosyal ve ekonomik çöküşün eşiğine gelmişti.
Devlet yapısındaki siyasî aktörlerin millî-manevî kişiliksizlikleri, sosyo-ekonomik çalkantılar ve ülke bütünlüğüne karşı başlayan Ermenistan saldırıları ile birleşince, Azerbaycan Cumhuriyeti devletinin bekâsı ile ilgili derin endişeler gündeme gelmişti. Yapılan seçimlerle gerçekleşen hükümet değişiklikleri sorunları giderememiş, bilakis gün geçtikçe ülke tarihinde derin yara izleri bırakacak gelişmelere yol açmıştı. Durumun gittikçe vahim sonuçlar doğuracağını gören Azerbaycan Cumhuriyeti 2. Cumhurbaşkanı merhum Ebulfez Elçibey, o zaman Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Meclisi Başkanı görevinde bulunan Haydar Aliyev'i telefonla arayarak, “Başkenti teşrifiniz devletin bekâsı için elzemdir.” sözlerini dile getirmek zorunda kalmıştır. Bu davet ve halkın yüksek beklentileri üzerine başkent Bakü'ye giden Haydar Aliyev ilk olarak iç karışıklıkları ve ülke içinde illegal silahlı gruplaşmaların mevcudiyetini sonlandırmaya yöneldi. Ermenistan ile devam eden savaş ile birlikte ekonomik toparlanmanın mümkün olamayacağını gören Haydar Aliyev, ateşkes antlaşmasının imzalanmasını sağladı. İşte Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bir devlet olarak sistemsel yapılanması ve hızlı sosyo-ekonomik büyüme sürecine girmesi bu tarihten itibaren başlamıştır.
Şu önemli hususun da bilinmesinde fayda var: Haydar Aliyev'in mimarı olduğu Hazar Denizi'nin enerji kaynaklarının dünya piyasasına çıkarılmasının yolunu açan Asrın Antlaşması'nın imzalandığı 20 Eylül 1994 tarihinden sonra, Hazar'a kıyıdaş olan 5 devlet, buradaki egemen haklarını ayrı ayrı kullanmaya başlamışlar. Ne yazık ki, bu tarihten önce Hazar Denizi bir SSCB ve İran denizi olarak görülmekte ve dolayısıyla da enerji kaynaklarının kullanımının da bu doğrultuda gerçekleşmesi gerektiği hissedilmekte idi. Haydar Aliyev sahip olduğu siyasî karizması ile bu anlayışı değiştirerek, gelecek yıllarda bölgenin çehresini değiştirecek stratejik önemi haiz büyük projelere giden yolun önünü açtı. Hayal, ütopya denilen Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının inşasını hayata geçirmeyi başardı. Bu önemli projenin maddî faydalarını bir kenara koyarsak, sadece İstanbul'un çevresel felaketlerle yüzleşme riskini ne kadar azalttığı gerçeği bile bizleri oldukça rahatlatmaktadır.
Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının bölge ülkeleri ve Azerbaycan'a sağladığı sosyo-ekonomik faydalar, Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz hattı ve Bakü-Ahılkelek-Tiflis-Kars demiryolu gibi bölge güvenliğinin sigortası niteliğindeki projeleri doğurdu. Hiç şüphesiz bu projelerin hepsi bölgemizin birer zenginliğidir ve zenginlikten, daha fazla zenginlik doğar.
Bütün bu gelişmelere paralel olarak, Azerbaycan'ın dünya piyasalarına sunulan enerji kaynakları ülkeye sosyo-ekonomik sıçrayışlar olarak geri dönmüştür. Ekonomi alanında uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları ve diğer önemli kurumların Azerbaycan ile ilgili raporları ülkemizin gelişim süreci hususunda önemli bilgiler vermektedir. Bunlardan sadece birisi olan Dünya Bankası'nın “Doing Business-2012” raporuna göre Azerbaycan, yatırım yapılacak en güvenilir ülkeler arasında yer alıyor.
1994 yılında imzalanan Asrın Antlaşması'ndan sonra Haydar Aliyev'in siyasî vizyonunun devamı niteliğinde olan bir diğer önemli antlaşma da 26 Haziran 2012 tarihinde, Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde İstanbul'da imzalandı. Yeni proje olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ile Azerbaycan'ın enerji kaynaklarının dünyaya çıkış yolu bir kez daha kardeş Türkiye'ye emanet edildi. Hiç şüphesiz ülkelerimiz için büyük stratejik öneme sahip TANAP projesine başlarken çok daha güçlü Azerbaycan ve Türkiye görmekteyiz. Bu ise gurur verici bir tablodur. Günümüzde Azerbaycan yurtdışında önemli büyüklükte yatırımlar yapan bir ülke konumuna gelmiştir. Kardeş Türkiye, Gürcistan, Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan, Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR'ın devasa yatırımlar yaptığı ülkelerdendir. Türkiye'de SOCAR'ın 2017 yılına kadar toplam yatırımının 17 milyar doların üzerine çıkacağı öngörülmektedir. Petkim rafinerisinin tam kapasite faaliyete geçmesinden sonra, Türkiye'nin yılda 9 milyar dolar ithalat yükünden kurtulacağı ve ülke ekonomisi için önemli olan cari açık sorununun bir nebze nefes alacağı uzmanlarca söylenmektedir. Bu ise kardeşliğimizin bize verdiği bir güç demektir. Elbette TANAP ne ilk, ne de son kardeşlik bağımızdır. Bundan sonra Azerbaycan ve Türkiye bölgemizdeki bütün olumsuzluklara ve hukuk tanımaz inatkarlara rağmen daha da büyüyecek, daha da güçlenecek ve daha da birbirine kenetlenecek.
Unutmayalım, kardeşliğimiz zenginliğimizdir! Zenginliklerimizin daha büyük zenginlikler doğuracağı bu günlerimizi 20 yıl önce planlayan Büyük Mimar'ı derin saygı ve rahmetle anıyoruz.
* Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi
Link to article
Уважаемый господин Президент,
От своего имени и от имени народа Азербайджана сердечно поздравляю Вас и Ваш народ с национальным праздником...
24 февраля 2025, 11:13Ваше величество.
От своего имени и от имени народа Азербайджана передаю Вам и в Вашем лице всему Вашему народу самые искренние поздравления и...
23 февраля 2025, 11:52Уважаемый господин Президент,
От своего имени и от имени народа Азербайджана сердечно поздравляю Вас и весь Ваш народ с национальным праздником...
23 февраля 2025, 11:50Ваше величество,
Рад от своего имени и от имени народа Азербайджана передать Вам и в Вашем лице всему Вашему народу самые искренние поздравления...
23 февраля 2025, 11:48