19:20

USAK
1 Ekim 2012, Pazartesi
KAMER KASIM
Kafkasya’nın genç ülkesi Azerbaycan’ı Türkiye haftası etkinlikleri çerçevesinde ziyaret ettik. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsız olan Azerbaycan, devletlerin hayatı için çok kısa denebilecek süre içerisinde oldukça önemli olaylar ve çalkantılar yaşamıştır. Bağımsızlığına savaş ortamında başlayan ülke 1994 yılındaki ateşkesten sonra hızlı bir değişim yaşamıştır. Ancak halen Azerbaycan’ın yaklaşık % 20 si işgal altındadır ve işgal edilen topraklardan göç etmek zorunda kalmış yüzbinlerce vatandaşı bulunmaktadır. Azerbaycan’a her ziyaretimde farklı bir Bakü ile karşılaşıyorum. Yüksek görkemli binaları, temiz caddeleri, Hazar’ın kıyısındaki “kordon boyu” ile Bakü tüm bölgenin örnek bir başkenti olmuştur.
Türkiye haftası etkinliklerine Lenkeran ve Gence’de yapılan faaliyetlerle başladık. Bizim grup Lenkeran’a gitti. Çayı ile ünlü sub tropik iklime sahip bu kıyı şehrinde Azerbaycan’ın acılı tarihinden izleri barındıran müzeyi ve şehitlik meydanını ziyaret ettik.
Lenkeran Üniversitesi’ndeki konferans ise gezimizin en akılda kalan yönlerindendi. Lenkeran’dan beş saatlik bir yolculukla Ağdam’a geçtik. Ağdam bölgesi (rayonu) 1993 yılından beri Ermeni kuvvetlerin işgali altında, işgal edilen yerlerden göç etmek durumunda kalan kaçkınlar bir gün evlerine dönmenin özlemi içerisindeler. İşgal sona ermeden vefat ederlerse bulundukları yerdeki mezarlarını geçici olarak görüyorlar ve işgal sona erdiğinde kabirlerinin topraklarına taşınmasını istiyorlar. Uluslararası alanda yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması burada artık işgali savaşarak sona erdirmenin tek seçenek olduğu düşüncesine yol açmış. Dost ve kardeş ülke Türkiye’nin desteği Azerbaycan vatandaşları için çok önemli. Bu nedenle Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerde Karabağ sorunundan bahsetmemesi ve eğer protokoller yürürlüğe girerse Karabağ sorunu çözülmese de iki ay içerisinde Türkiye’nin sınırı açacağı düşüncesi kırgınlığa yol açmış. Oysa daha protokoller imzalanmadan Başbakan Erdoğan Bakü’de Karabağ sorunu çözülmeden sınırın açılmayacağını ifade etmiştir. Türkiye’nin Ermenistan ile sınırını kapatmasının nedeninin Azerbaycan topraklarında süren işgal olduğu gerçeği dikkate alındığında zaten Türkiye’nin işgal sona ermeden Ermenistan sınırını açması ciddi bir çelişki olacak ve bölgesel güç iddiasıyla da başdaşmayacaktır. Üstelik böyle bir durum Ermenistan’ın elini çok daha kuvvetlendirecektir. Ancak protokoller sürecinde yaşananlar ise Türkiye ve Azerbaycan’ın her düzeyde birbirini daha iyi tanımasının gereğini ortaya koymuştur. Türkiye ile Azerbaycan ilişkileri petrol ve doğal gaz boru hatları ve yapılan yatırımlarla reel temeller üzerinde gelişmektedir. Ancak ilişkilerin başlangıcında merkeze oturan dostluk, kardeşlik bağları ve bir millet iki devlet anlayışı kalıcı yerini korumaktadır. Bu kardeşlik bağlarının daha da derinleşmesi ve tarihi bağların bilincinde olan nesiller için de emek sarfetmek gerekmektedir. Türk dünyasının ünlü yazarı Cengiz Aytmatov’un belirttiği gibi sevgi emektir. Sadece dost ve kardeşiz demek yetmez. İki ülkenin birbirinin hassas olduğu konularda da işbirliğini göstermeye devam etmesi gerekir.
Bakü’de şehitlikte yaptığımız ziyarette Azerbaycan’ın acılı tarihi ve Anadolu ile olan bağlarını da daha net olarak gördük. Şehitlikte Birinci Dünya Savaşı’nda, 1990 Kara Ocak’ta ve Karabağ savaşında şehit olanların isimleri var. 20 Ocak 1990’da Rus tankları insanların üzerinden geçtiği Kara Ocak olarak adlandırılan katliamı şehitlikte bir kez daha hatırladım. O sırada Mülkiye’de öğrenciydim. Bu sefer o katliamda şehit olanlar için karanfil bırakma fırsatım oldu (O sırada çok dinlenen ve Kara Ocak şehitleri için yapılam müzik Hasan Sağındık, sözleri Mehmet Aslan’a ait olan Ağla Karanfil Ağla aklıma gedi.) Bir dönem petrolün başkenti olan ve yeniden bu özelliğiyle ön plana çıkan Bakü için çok kan dökülmüş ve tüm Azerbaycan büyük acılar çekmiştir.
Azerbaycan’ı anlamak için yakın ve uzak tarihini bilmek ve kaçkınların durumunu gözlemlemek gerekir. İşgal edilen topraklardan göçenlerin çocukları artık büyümüş ve o toprakları hiç görmeyen bir nesil ortaya çıkmaya başlamıştır. İşgal topraklarında yapılan kültürel tahribat ise Azerbaycan tarafından belgelenmiştir. Tıpkı Hocalı katliamının belgelendiği gibi. Yeni nesiller babalarının dedelerinin vasiyeti olan işgal edilen topraklarını geri alma bilinciyle yetişmektedir. Uluslararası toplum soruna çözüm bulamadığı takdirde Kafkasya’da silah sesleri yeniden duyulmaya başlayacaktır. Azerbaycan uluslararası alanda tanınan sınırlarına kavuşmak için kuvvet kullanma hakkını saklı tutmaktadır.
Link to article
Президенту Азербайджанской Республики Его превосходительству господину Ильхаму Алиеву
Уважаемый господин Президент.
Рад передать Вашему...
10 апреля 2025, 18:05Президенту Азербайджанской Республики Его превосходительству господину Ильхаму Алиеву
Уважаемый господин Президент.
Поздравляю Вас с...
10 апреля 2025, 17:40Президенту Азербайджанской Республики Его превосходительству господину Ильхаму Алиеву
Уважаемый господин Президент,
От имени Соединенных...
10 апреля 2025, 17:25Президенту Азербайджанской Республики Его превосходительству господину Ильхаму Алиеву
Уважаемый Ильхам Гейдар оглу.
Сердечно поздравляю Вас...
10 апреля 2025, 15:23Президенту Азербайджанской Республики Его превосходительству господину Ильхаму Алиеву
Господин Президент,
Искренне поздравляю Вас,...
09 апреля 2025, 19:19